zorunuza gitmiyor mu gerçekten merak ediyorum.
你們都不覺得委屈憤怒嗎我真的很好奇?
elin amerikalısının senden 7 kat daha değerli olması,
美國人的一隻手是你手價值乘以七,
amerikan çöpçüsünün türk doktorundan daha çok kazanması,
美國收垃圾賺的比土耳其醫生還多,
onların 1 haftada aldığı telefon için 2-3 yıllık kredi çekmen,
他們花一禮拜的薪水買的手機,你要花兩三年分期,
ufacık çocuğun limonata satarak beyaz yakalı maaşı çıkarması,
小朋友街邊賣個檸檬汁賺了一個白領月薪,
kendi ülkende döviz için turistlerin karşısında ikinci plana atılman,
來自己國家旅遊換匯的遊客面前,考慮著假期的計畫B,
sen hayalini bile kuramazken yabancıların burada ev-arsa sahibi olması,
你不再去夢想時,外國人在這邊買房買地,
gerçekten hiç mi zoruna gitmiyor?
你真的都完全不委屈憤怒嗎?
ciddi ciddi değer vermiyor musun kendine?
你當真不在乎自己嗎?
istemez miydin biz de rahat rahat gezelim dünyayı?
你不會想要嗎?讓我們也輕輕鬆鬆地環遊世界?
döktüğümüz alın terinin karşılığı alalım istemez miydin?
你不會想把我們流下的每滴血汗都要回來嗎?
300 dolarlık telefon için yıllarca kredi ödemek zoruna gitmiyor mu?
你不憤怒嗎?三百美金的手機讓你好幾年都還在付利息?
dünyanın vergisini verirken karşılığını alamaman üzmüyor mu hiç?
你不難過嗎?在這付著給世界的稅卻拿不到同等報酬?
gerçekten bizi kıskandıklarını falan mı sanıyorsun?
你真的覺得他們都在忌妒我們之類的嗎?*註一
benim çok zoruma gidiyor.
我好委屈憤怒啊。
güney kore'nin bilime yatırım yapıp zenginlik içinde yaşaması,
在韓國投資個科學知識就可以活得很有富有,*註二
japon vatandaşının vizeyle uğraşmadan istediği ülkeye gidip dolaşması,
日本公民不用簽證就可以去任何想去的國家,*註三
amerikalı çocuğun bahçede limonata satarak benden çok kazanması,
美國小孩在自己家花園賣個檸檬汁就可以賺得比我還多,
orta sınıf maaşının 10'da 1'i ile bir aylık mutfak alışverişi yapması,
中產階級只要花薪資十分之一就能買一個月份的廚房糧食。
çok zoruma gidiyor.
我好委屈憤怒。
ingiltere'deki anaokulu öğretmeni arkadaşım yıllık izinde dünya turuna çıkarken bana "sen ne yapacaksın izinde?" diye sorduğunda "bir planım yok" demek çok zoruma gidiyor.
一個在英國幼稚園教書的朋友告訴我他在年假時要環遊世界時,問我:「你年假的時候要幹嘛呢?」我只能回答:「我沒計畫。」讓我好委屈憤怒。